Karar Vermeden Önce!

Evinizi yeni bir canlıyla paylaşmaya karar vermeden önce kendinize ilk sormanız gereken soru gerçekten hazır olup olmadığınız olmalı. Önünüzdeki 10-15 seneyi sizinle beraber geçirecek ve bütün yükümlülüklerini yerine getirmek durumunda olduğunuz, size ölesiye bağlı olacak ve bütün dünyasının sadece siz olacağınız bir dost almak üzeresiniz. Bu güzel dostluğun başlangıcı eğer bazı cevapları tam olarak veremediyseniz düşünüldüğü gibi çok da kolay olmayabilir. Sonuçta bir canlı alacaksınız ve onun da kendi kişiliği, tıpkı sizin gibi duyguları olacak. Paylaşacağınız yılların problemsiz geçmesi için onu güzel bir eğitimden geçirmek durumundasınız. Irka göre değişiklikler göstermekle beraber yavru köpeklerde eğitim genel anlamda aşağı yukarı aynıdır.

Şimdi kendinize şu soruları sorun...

  • Ona yeteri kadar zaman ayırabilecek miyim?
  • Onunla bir ömür birlikte olabilecek koşullarım var mı?
    İnsana güvenen, sevgiye alışmış, bakımını kendisin yapmamaya alışmış, yemek bulmak için tek başına mücadele etmemeye, insan yardımına alışmış bir canlıyı daha sonra tek başına bırakmamın ya da beni yaşam merkezi kabul etmiş bir canlıyı benden, sevgimden, kokumdan, yardımımdan, varlığımdan yoksun kılmanın ona verebileceği zararın büyüklüğünün bilincinde miyim?
  • Gezdirilmesi (köpekse), temizliği ve beslenmesi, oyun oynama gereksinimleri ile ilgilenebilecek miyim?
  • Düzenli olarak sağlık kontrollerini yaptırabilecek miyim?

Maddi, manevi, duygusal ve zamanla ilgili koşullarım buna uygun mu? Evinize gelen canlı sizinle beraber yaşayacağı için sorumluluklarını iyi bilmeniz ve ona ayırabilecek vaktinizin olması gerekir. Örneğin köpekler sabah ve akşamları ihtiyaçları için dışarı çıkarılmalı, tüyleri fırçalanmalı, temizlikleri yapılmalı, kedilerin ise tuvaletleri yeterince temiz olmalıdır. Bu dört genel soruya cevabınız (hepsine birden) evetse okumaya devam edin. Ancak birine bile hayır diyorsanız kesinlikle kedi / köpek almaktan bu soruların tümüne yanıtınız “evet” olana kadar vazgeçmelisiniz. Yoksa hem kendinize hem de ona hayatı zehir etmiş olursunuz. Onun hayatı hakkında da karar verme önceliği size ait olacağından ona vereceğiniz zararın çok daha büyük olacağını lütfen unutmayınız.

Eğer yavru pet seçecekseniz...

  • Uykusuz gecelere hazır mısınız?
  • Salonunuzun ortasına küçük veya büyük tuvalet yapıldığı zaman tepkiniz ne olur?
  • Ayakkabılarınızı, terliklerinizi ve kemirilebilecek bilumum eşyalarınızı ne kadar seviyorsunuz veya onlardan vazgeçebilir misiniz? En iyi ihtimalle bir süreliğine onları saklamayı göze alabilir misiniz?
  • Yalanmaktan hoşlanır mısınız?
  • Ne kadar sabırlısınız?

Size biraz abartılı gelmiş olabilir ancak bir yavru aldığınız zaman yukarda size soru olarak sorulmuş olan olasılıklardan en az birini ya da birkaçını bir süreliğine de olsa yaşayacaksınız. Tabi köpeğinize vereceğiniz doğru eğitimle bunlar çok kısa sürede aşılacaktır. Yapılması gereken en önemli şey (sonuçta sıkıldığınızda ya da eskidiğinde –yaşlandığında- atabileceğiniz, değiştirebileceğiniz bir biblo ya da eşyayı değil, tıpkı sizin gibi hisseden, üzülen, acıkan, sevgi isteyen ve tümüyle size bağımlı olan bir canlıyı evinize alıyorsunuz) bütün olasılıkları gözden geçirmek ve ondan sonra karar vermektir.

Artık ortalama olarak nelerle karşılaşabileceğinizi bildiğinize göre sıra ırk seçimine geliyor. Bu da oldukça önemlidir. Örneğin; diğer bütün ırkların yavruları gibi minicik olan bir Danua büyüdüğü zaman sizi boyutlarıyla dehşete düşürebilir. Bu durumda ırkı seçmeden önce ırkın tüm özellikleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmalısınız. Bununla beraber seçiminizi yaparken en doğru yaklaşım moda olan ırkı değil, eviniz, siz ve yaşam stiliniz için en iyi olan köpeği seçmektir. Kimi köpek çok daha aktif ve ilgi gereksinimi duyarken kimisi de daha sakin ve çok fazla ilgi beklemez. Kimi ırk içgüdüsel olarak koruyucu ve saldırgan iken kimisi de oldukça sevecen ve herkesle iyi geçinen yapıya sahiptir. Sonuçta size ve kişiliğinize en uygun ırkı seçmek doğru olacaktır.

Diğer bir seçim ise cinsiyet seçimidir. Bu da tamamen sizin tercihiniz olmakla birlikte bilmeniz gereken dişi köpeklerin 6 ayda bir kızgınlık gösterdikleri ve kanamalarının olacağı ve istenmeyen gebeliklere karşı bu dönemlerde köpeğin kontrol altında tutulması, sağlık açısından tercihen kısırlaştırılması gerektiğidir. Eve 6 veya 8 haftalıktan daha küçük bir köpek getirmeyiniz. O henüz anasını yavru kardeşlerinin yanında duyduğu dostluğu ve güvenliği terk etmeye hazır değildir. Ayrıca anne sütüne de ihtiyacı vardır.Anne sütü onu ilk aşıları oluncaya kadar geçen süre içinde bir takım viral ve bakteriyel hastalıklara karşı koruyan antikorları vitaminleri ve mineral maddeleri içermektedir. Hayvanınızın büyümesi yeterince gelişebilmesi, gelişme dönemi süresince onu bekleyen çeşitli hastalıklara karşı direnç kazanması anne sütünü yeterli almasına bağlıdır. Hafta sonu köpeğinizi eve getirmek için en iyi zamandır. Bu size birbirinizi tanımak için zaman sağlayacaktır.

Ailenizdeki herkes eve hayvan alınması konusunda hemfikir mi? Sorumlulukları sizinle paylaşacaklar mı? Çünkü evcil hayvanlar kendilerine yöneltilen duyguları bizlerden çok daha fazla güçlü algılamaktadırlar. Sevgiyi de sevgisizliği de, istenip istenmediğini de hisseder, algılarlar. Nasılsa ikna ederim fikriyle kesinlikle hareket etmeyiniz. Unutmayın ki; dostluk iknaya ihtiyaç duyulmaması gereken bir iletişimdir. Yavru köpekler ilk 4 - 6 haftalık gelişim süreci sonunda annesinden ayrı yaşayabilecek duruma gelir. Yeni arkadaşınızla tanışmanız genellikle bu dönem sonunda olur. Bu tanışma barınaklarda, sokaklarda, pet-shoplarda, köpek yetiştirme çiftliklerinde ya da annenin yanında gerçekleşebilir. Bizim önerimiz, pet-shoplardan para karşılığı bir canlı satın almamanızdır.

Bu yeni arkadaşlığın bir ömür sürecek mutlu bir dostluğa dönüşmesinin ilk şartı, hayat şeklinize en iyi uyum sağlayacak yavruyu seçmektir. Küçük, orta ya da dev? Uzun tüylü ya da kısa? Tembel ya da oyuncu? Bunlar seçeneklerinizin sadece küçük bir kısmı. Bu yüzden köpek seçimi aklınızı karıştırabilir. Ama biraz dikkat ve araştırmayla size en uygun köpeğe sahip olabilirsiniz. Bu noktada cevaplandırmanız gereken en önemli soru “Nerede yaşıyorsunuz ve köpeğiniz için sağlayabileceğiniz olanaklar nelerdir?” olacaktır. Büyük ve bahçeli bir evde kalıyorsanız aktif ve koruyucu bir ırk sizin için daha uygun olacaktır. Küçük bir apartman dairesinde yaşıyorsanız ve gerekli egzersizleri yapması için ona ayıracak yeterli zamana sahip değilseniz, büyük ırk bir köpek öncelikle dostunuz, sonra sizin için doğru bir seçim olmayacaktır. O da bu yaşama uyum sağlayamayacaktır. Bu noktada en iyi seçenek küçük mekanlarda yaşayabilen ve fazla egzersize ihtiyaç duymayan küçük bir ırk olacaktır. Unutmayın ki büyük ırklar, küçük ırklara göre daha fazla egzersize ihtiyaç duyarlar. Ayrıca apartman dairesinde yaşıyorsanız, havlama ve gürültü çıkarma olasılıklarını da yine kendi koşullarınızı göz önünde bulundurarak değerlendirmeniz gerekecektir.

Alacağınız köpeğin bölgeniz iklim koşullarına uygun olup olmadığını araştırın. Örneğin; Akdeniz ikliminin egemen olduğu bir coğrafyada husky ya da kangal beslemek, ona eziyet anlamına gelecektir.

Bir çocuğunuz varsa, onunla iyi iletişim kurabilecek bir ırkı tercih etmeniz, çocuğunuz için de sayısız yararlar getirecektir. Örneğin; Golden çocuk bakıcılığı yapabilen bir ırk olarak bilinmektedir. Bazı ırklar ev hayatını daha çok severler. Ancak siz gezmeyi seven özgür ruhlu biriyseniz, seçiminizi böyle bir ırktan yana kullanmanız yanlış olacaktır. Uzun tüylü bir ırkın taranması için daha fazla zamana gereksiniminiz olacaktır.

Doğru ve özenli bir bakım ve de eğitimle, aslında bizim orada yaşamaya zorunlu bıraktığımız ve adına "sokak köpeği" dediğimiz bir sokak köpeğinden de çok iyi sonuçlar alabilir, onda da aradığınız dostluğu fazlasıyla bulabilirsiniz. Köpek alma kararını ailenin tüm bireyleri ile ortak karar vererek almanız gerektiğini lütfen unutmayınız. Aynı evi paylaştığınız insanlarla mutlaka hem fikir olun. Bunlar köpeğinizi seçerken düşünmeniz ve değerlendirmeniz gerekenlerin sadece küçük bir kısmı. Doğru cevaplar, doğru seçim ve size özel başka ayrıntılar için mutlaka veteriner hekiminizle konuşun. Köpek sahibi arkadaşlarınızdan fikir alın. Uzmanlar bazı köpek davranış bozukluklarının, seçilen köpeğin özelliklerinin bilinmemesi ve beklentilerinin karşılanamaması sonucunda, köpeğe yapılan yanlış tutumdan kaynaklandığını vurgulamaktadır. Bu yüzden yaşam tarzınıza ve karakterinize en uygun köpeği seçmek önemlidir.

Eğer yukarıdaki ve benzeri sorular sizleri hayvan edinme sorumluluğundan vazgeçirmemişse güvendiğiniz bir veteriner hekimden yardım alabilirsiniz. Dostunuzun ırkına ve yaşına uygun hareketliliğine, oyunculuğuna, kıllarının temizliğine, göz ve burun akıntısının olmamasına, ishal-kusma gibi belirtilere, annesinden çok erken ayrılmamış olmasına, yavru tercih ediyorsanız bir aylıktan büyük olmasına, erişkin bir dostla birlikte olacaksanız yukarıda belirtilenlerin dışında aşı karnesinde yapılan ilaç ve aşı gibi uygulamaların bir veteriner hekim tarafından uygulandığını gösteren imza ve kaşenin bulunmasına mutlaka dikkat ediniz. Yukarıda sözü edilen belirtileri gözlemleseniz de gözlemlemeseniz de öncelikli seçim dostunuzun mutlaka bir veteriner hekim kontrolünden geçmesi olmalıdır.

Unutmayın ki; hayvan beslemek yasal bir zorunluluk değildir ama beslediğiniz hayvana karşı yüreğinizin söylediklerinin dışında yasal sorumluluklarınız da vardır.